HZ MUHAMMEDİN HAYATI



Hz. İbrahim ve Kabe

Hz. İbrahim'in zamanında, Mezopotamya Ovasında yaşayan kavimler taştan ve ağaçtan heykelcikler yapıyor ve bunlara tapıyorlardı.
Hz. İbrahim, kavminin taptığı bu sahte ilahlara tapmayı reddetmiş ve sadece tek ilah olan Allah'a inanmıştı. Kavminede putlara tapmamalarını, kainatın yaratıcısı yüce Allah'a inanmalarını sürekli olarak anlatıyordu. Ancak başta babası Azer olmak üzere kavmi Hz. İbrahime inanmayıp inkar etmişlerdi.
Kuran'ı Kerim'de bu durum şöyle anlatılır. Hani İbrahim, babası Azer'e şöyle demişti: 

Sen putları (kendine) ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde görüyorum." (Enam Suresi, 74)

Hz. İbrahim bir gün kavminin taptığı putları kırmış ve oların hiçbir işe yaramadığını göstermeye çalışmıştı. Buna çok kızan Babil halkı Hz. İbrahim'i yakalayarak Nemrut'a teslim etmişlerdi.

Hz. İbrahim, Nemrut'un ateşinden ve zulmünden Allah'ın verdiği mucize ile kurtulduktan sonra ailesini 'de yanına alarak göç eder. Şam ve Mısır'da bir süre kaldıktan sonra Mekke civarında bir yere gelir. Burada Allah'tan gelen vahiy üzerine konaklayarak, bir ev inşa eder. İşte o ev bugün Müslümanların kıblesi olan ve yeryüzünün ilk mabedi olan kutsal Kabe'dir. Bu durum Kuran'da şöyle bildirilmektedir:

"Hani Biz İbrahim'e Beytullah'ın yerini belirlediğimiz zaman şöyle emretmiştik. Bana hiç bir şeyi ortak koşma, benim mabedimi tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve secdeye varanlar için evimi (Kabe'yi) tertemiz tut."  (Hac Suresi, 26)

Bu mübarek ayette Hz. İbrahim'in Kabeyi yeniden inşa etmesi ve Kabe'yi ziyaret edenler için temiz ve güvenli bir şekilde bulundurmaya görevlendirildiği bildiriliyor.
Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in Kabe'yi inşa etmeleri Bakara Suresinde ise şöyle bildirilir.
İbrahim, İsmail ile birlikte Beytullah'ın (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor. (Bakara Suresi 127)
Ayeti Kerimede İbrahim A.S. ve İsmail A.S. tarafından Kabe'nin temellerinin yükseltildiğinin belirtilmesi, Kabe'nin ilk olarak Hz. İbrahim tarafından inşa edilmediğini göstermektedir.
Bu Ayetin ışığında, İslam'da genel görüş olarak Kabe'nin ilk olarak Hz. Adem tarafından yapıldığı ancak ondan geriye sadece temellerinin kaldığı, sonra Hz. Şit Peygamber tarafından yeniden inşa edildiği ve Nuh tufanı sırasında kumlara gömüldüğü ve sonrasında ise ayette belirtildiği üzere Hz İbrahim’in Allah’ın emri ile Kabe’nin bulunduğu yere gittiği ve Kabe’nin temellerini bularak o temeller üzerine bugünkü mevcut Kabe’yi inşa ettiği kabul edilmiştir.
  500'lü Yıllarda Kabe'nin Tasviri


Kabe’nin Tarihçesi
Hz. İbrahim Kâbe'yi yaklaşık olarak dörtgen şeklinde inşa etmişti. Hz. İbrahim sonrasında yıkılan ve harap olan Kabe, önce Curhum Kabilesi tarafından daha sonrasında Amalikler Kabilesi tarafından yeniden inşa edilmiştir.
Kâbe'nin yönetimi, hicretten önce ikinci yüzyılda Peygamberimizin atalarından Kusay b. Kilab'ın eline geçince, harap durumdaki Kabe’yi yıkıp yeniden sağlam bir şekilde inşa etmiştir.

1700'lü Yıllar Kabe'nin Tasviri

 


Miladi 605 yılında, fırtına ve sel sonucunda Kâbe yıkılmıştı. Kureyşliler Kabe’yi yeniden inşa ettiler, Sıra Hacer-ül Esved 'in yerleştirilmesine gelince, onu yerine koyma onuruna kimin sahip olacağı hususunda aralarında ihtilaf çıktı. Kureyşin ileri gelenleri toplandılar ve aralarında uzlaşarak Hz. Muhammed'in (S.A.V.) hakemliğine başvurmaya karar verdiler.
Peygamberimiz (S.A.V.) o sırada otuz beş yaşındaydı ve henüz Peygamberlik gelmemişti. Kureyşliler onu akıllı, ileri görüşlü, doğru biri olarak biliyorlardı ve Hacer-ül Esved’i yerine koyması için onu seçmişlerdi.Kureşliler bu isteklerini Hz Muhammed'e bildirdiler, o da bu isteği kabul etti. 

Hacer-ül Esved’in bugün durduğu yere sevgili Peygamberimiz  yerleştirmiştir. Kureyşliler Kabe’yi bugünkü şekil üzerine tek kapılı olarak inşa etmişler ve Hicr-i İsmail’i dışarıda bırakmışlardır.

Kâbe, Emeviler dönemine kadar bu şekilde kaldı. Emeviler döneminde sahabilerdenAbdullah b. Zübeyr,  Emevi halifesi Yezid b.Muaviye'ye biat etmemiş ve ona karşı çıkarak Mekke ve Medine’de hilafetini ilan etmişti.
Bunun üzerine Emevi Halifesi Muaviye, İbn-i Zübeyre karşı savaş ilan etmiş ve bu savaşta Kâbe mancınık atışlarından dolayı isabet almış ve bir bölümü yıkılmıştır. 

Muaviye'ye karşı galip gelen İbn-i Zübeyr, savaştan sonra harap olan Kâbe'yi tamamen yıkmış ve yeniden inşa etmiştir. Öncekinden farklı olarak Hacer-ül Esved Kabe içine alındı, Hicr-i İsmail Kâbe'ye dahil edildi ve karşı duvarda bir kapı daha açılarak Kabe çift kapılı hale getirildi. Kâbe'nin onarımı Hicri 64/Miladi 683 yılında tamamlandı ve üzeri halis ipek kumaş ile örtüldü.



MEKKE VE KABE'İLE İLGİLİ ÖZEL VAZİFELER


Mekke şehrini kuran Kusayy, şehrin idâresi, Kâbe'nin bakımı ve Kâbe'yi ziyârete gelenlere hizmetle ilgili bazı görevler ihdâs etti. Bu hizmetler Hz. İsmâil'in neslinden olan kimseler tarafından yerine getiriliyordu. Bu hizmet ve görevlerden bir kısmı şunlardır: 1- Hicâbe: Kâbe'nin perdedarlığı ve anahtarlarını taşıma görevidir. 2- Sikâye: Kâbeyi ziyârete gelenlerin suyunu temin etme ve Zemzem kuyusuna bakma görevidir. 3- Rifâde: Kâbeyi ziyâret için Mekke'ye gelenleri ağırlama, barındırma ve muhtaçlara yardımcı olma hizmetidir. 4- Nedve: Kusayy tarafından yapılan "Dâru'n-Nedve" adlı istişâre meclisi binâsında yapılan toplantılara başkanlık etme görevidir. Savaş, sulh ve memleketin diğer bütün önemli işlerinin kararı, burada yapılan toplantılarda verilirdi. Kırk yaşından küçük olanlar, bu meclise alınmazlardı. 5- Livâ: Savaş zamanında ve askerin toplanmasında sancağı taşıma görevidir. 6- Kıyâde: Savaşta askere komuta etme görevidir. 7- Sefâre: Aynı toplum içindeki fertler veya kabîleler arasında meydana gelen çekişmelerde hakem olarak arabulma hizmetidir. 8- Hazine-i emvâl: Savaş için hazırlanan silâh, mal ve âletleri muhâfaza etme görevidir. 9- Ezlâm: Oklar ile fal bakma işidir. Kâbe'nin üzerine konulmuş olan Hubel adlı putun yanında üç fal oku vardı. Birinde: "emeranî rabbî" (Rabbım bana emretti); diğerinde "nehânî rabbî" (Rabbım bana yasak kıldı), yazılıydı. Üçünçüsü ise boştu.

Yapacağı iş konusunda karar veremeyen kişi, ezlâm işiyle görevli kimse aracılığı ile bu oklardan birini çekerdi. Birinci ok çıkarsa, tasarladığı işi yapar, ikincisi çıkarsa o işten vazgeçerdi. Üçüncüsü çıkarsa, o işi bir yıl erteler, ertesi sene falı yenilerdi.

10-
Nezâre:
Bir yerden başka bir yere nakledilecek eşyayı kontrol ve muâyene ettikten sonra "taşıma ruhsatı" verme görevidir. Araplar arasında her biri büyük bir şeref sayılan bu hizmet ve görevlerin hepsi Kusayy'ın elinde toplanmışken daha sonra Kureyş arasında dağılmıştır.


                                                                                         

İSLAMİYETTEN ÖNCE ARABİSTAN

Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) Mekke şehrinde doğdu.İslamiyet'ten önce Arabistan'da, Araplar genellikle çöllerde çadır ve göçebe hayatı yaşıyorlardı.
Hicaz bölgesine üç önemli şehir kurulmuştu.
    Bunlar Mekke,Yesrib(Medine) ve Taif'ti.Mekke'de kureyş kabilesi,Taif'te sakif kabilesi,Yesrib (Medine)de Evs ve Hazreç kabileleri yaşamaktaydı. Medine'de ayrıca Kaynukaoğulları, Nadiroğulları ve Kureyza oğulları olmak üzere üç Yahudi kabilesi de bulunuyordu.
    Kabileler arası kan davası ve sınır anlaşmazlıkları gibi sebepler yüzünden savaş eksik olmazdı. Ancak ''Eşhur-i hurum denilen haram aylarda savaş yapılmazdı.Bunlar Muharrem,Recep,Zilka'de ve Zilhicce aylarıydı.
Bu aylarda büyük panayırlar kurulurdu. Panayırların en önemlileri,Mekke civarında kurulmakta olan Ukaz,Mecenne,ve Zülmecaz panayırlarıydı. Taif'te Nahle arasında kurulmakta olan Ukaz panayırında,şiir yarışmaları yapılır.
    Derece alan şiirler Kabe'nin duvarına asılırdı.Bu şekilde asılmış olan yedi şiire ''El -Muallekatü's-Seba yedi askı denilmiştir. Müslümanlıktan önce Arapların çoğunluğu Putperestti.Yapmış oldukları heykellere tapıyorlardı.
    En önemli putları; Hubel, Lat, Menat, Uzza,Vedd, Suva, Yeğus,yeük,ve Nesr Adlarıyla anlıyorlardı. Hz İbrahim'in tebliğinden o devre ulaşan tek tanrı inancında olan hanif'lerde vardı. Abdullah b.Cahş,Varaka b.Nevfel,Osman b Hüveyris.bunlardandı.
 
 
 

 

1 yorum: